Ana Sayfa Gündem 25 Mart 2023 108 Görüntüleme

Deprem Gerçeği, Teknolojik Dirençli Kentler ve Güvenli Yaşamın İnşası

Ülkemizin yıkıcı depremlere neden olan fay hatları üzerinde olduğu gerçeğini deprem sonrası yaşadığımız acılar sonrasında hatırlıyor ve ders almamaya başka bir ifade ile bilimsel uyarılardan öğrenmeye adeta direniyoruz.

Deprem önceden önleyebileceğimiz bir olgu, doğal afet olmadığına ve deprem değil zemin-bina öldürür deneyimini her deprem sonrası yaşadığımıza göre yapabileceğimiz tek şey afetleri en az zararla ve mümkünse insan-canlı kaybı olmadan atlatmaktır. Ülkemizde artık bir gelenek haline gelen afet sonrası yara sarma, dayanışma yapma politikalarının ötesine geçerek, önceden alınacak çok kapsamlı bilimsel önlemlerle depremin yıkıcı etkisine hazırlıklı olmalıyız.  

Artık bir beka sorunu olarak kabul edilen Depreme hazırlık ve afet yönetimi konularında genel ve yerel yönetimlerin işbirliği içinde yürütecekleri Milli bir devlet politikası ve programı geliştirilmelidir. Tarım arazileri korunmalı, tarıma uygun araziler Tarım Arsaları hukuki statüsü kazandırılmak suretiyle kesinlikle imara açılmasına izin verilmemeli, tarım arsalarının tarımsal faaliyetler dışında kullanımına izin verilmemeli özellikle kentlerde ve kent çeperlerinde bulunan arsaların imar-konut amaçlı kullanımı dışında sadece tarımsal üretimin gelişimine rehberlik edecek, izin verecek yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

Tarım arazileri-Tarım arsaları dışında özellikle dağlık ve kayalık güçlü zeminlere doğru dirençli kentlerin kurulması yeniden planlanmalı inşaat mevzuatı, yapı malzemelerinde kullanılan ileri teknolojilerden, malzeme biliminin inovatif çözümlerinden yararlanılmasını ve çok sıkı denetimleri zorunlu kılacak yeni yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Afet öncesi tehlikelerin tespiti ve risklerin azaltılması için yapılacak yatırımlardan tasarruf edilmemeli veya kapitalist bir felsefe ile bu tür yatırımlarda maliyet kaygısı yaşamadan kamu yararı noktasında kamu kaynakları kullanımı veya harcamalarında bütçe mevzusu yapılmamalıdır.  

Afetlerin büyük çoğunlukla orta sınıfın-dar gelirlilerin-yoksul halkın konut alanlarını daha çok etkilediği gerçeğinden yola çıkarak, kentlerin yeniden inşası çok yönlü riskleri-bir çok faktörü göz önünde tutarak, kentin fiziki, ekonomik, sosyal dokusu demografik yapısı-çeşitliliği, sosyal dezavantajlı kesimleri, tarihi geleneksel mirasın korunması, toplumun güvenliği, birlikteliği ve karşılıklı etkileşimleri ile yeni bir hayata entegrasyonu sağlanmalıdır.

Tüm ülke çapında risklerin sınıflaması yapılarak yeni yerleşim ve bölgesel ekonomik gelişim planları bir program ve ölçek ekonomisi dahilinde hayata geçirilmelidir. Sadece depreme dirençli bina inşası yapmak yetmez ekonomik/sosyal yaşamı-üretimi-ticareti ve hizmet alanlarını da bu güvenli yeni yaşam merkezlerine taşımalıyız.

Mevcut afet verilerini güncellemeli küresel iklim krizi sonucunda oluşan yeni riskleri de tanımlayarak, yeni nesil kentsel yapılanmayı büyük veri bilimi vasıtasıyla güçlü veri tabanı oluşturarak gerçekleştirmeliyiz.  

Toplumun deprem ve diğer afetler gerçeği ile yaşamak zorunda olduğu gerçeğini çok küçük yaşlardan itibaren eğitim sistemi içinde yer vererek, öğreterek, halkın risk temelli bir dayanışma, yapılanma ve örgütlenme içinde daha bilinçli ve dirençli bir yaşam biçimi ve kültürünü benimsenmesi sağlanmalıdır.

Söz konusu eğitim içinde coğrafya eğitimi ile birlikte yurttaşlık, sorumlu vatandaşlık, iş ahlakı, insanların yaşam hakkına saygı, düzgün-iyi insan olma, demirden-çimentodan çalmaması gerektiği yani hırsızlığın kötü bir şey olduğunun anlatılmasının yanı sıra esnaf-ticari etik, kamu görevini namusu ile yapmak ve yolsuzluk-rüşvet gibi eylemlerin neden olduğu toplumsal felaketler de öğretilmelidir. Çünkü, kuşkusuz deprem-afetler-çevre konusu aynı zamanda toplumsal ahlak, kültür ve eğitim konusudur.

Yüksek işsizlik, özellikle kırsalda artan yoksulluk, ekonomik zorunluluktan göç, kontrolsüz-yanlış-denetimsiz sanayileşme, sanayi etrafında çarpık yapılaşma, doğanın, ormanların, nehirlerin, denizlerin  ve çevrenin tahribi yanlış kullanımının neden olduğu tüm risk kategorileri

yeniden değerlendirmeye alınarak risklere karşı tedbir alma, eylem planları yapma ile afete hazırlıklı bir toplumun yeniden inşası, sürdürülebilir ve nitelikli kentsel yaşam alanları yaratmak ile mümkün olacaktır.

Bunun için yeni bir zihinsel devrime ve yeni bir yaşam perspektifine ihtiyacımız olduğu kesindir. Tüm bu yeniden inşa etmek zorunda olduğumuz risksiz-güvenli yaşam için Afet Bakanlığı kurulması ülkemiz gerçekleri ışığında zorunlu hale gelmiştir. Afet politikaları bir ‘MİLLİ DAVA’ çerçevesinde geliştirmeli ve yönetilmelidir. Konu yer bilimcilerinin, inşaat mühendislerinin yetkinliklerinin, çalışmalarının ötesinde birçok alanın ekonomistlerin-hukukçuların-çevrecilerin-sosyologların-psikologların kapasitelerine-yetkinliklerine ihtiyaç duymaktadır. Özellikle depreme dirençli akıllı kentler konusunda dijital teknoloji tabanlı yeniden yapılanma, dijital dönüşüm ayrıca önemlidir.

Deprem Gerçeği, Teknolojik Dirençli Kentler ve Güvenli Yaşamın İnşası yazısı ilk önce Sanayi Gazetesi üzerinde ortaya çıktı.

ALINTI KAYNAK: https://sanayigazetesi.com.tr/deprem-gercegi-teknolojik-direncli-kentler-ve-guvenli-yasamin-insasi/

Yorumlar

deneme bonusu veren siteler tuzla escort escort konya escort konya ümraniye escort ataşehir escort kadıky escort anadolu yakası escort bursa escort bursa escort maltepe escort ataşehir escort pendik escort kartal escort kadıköy escort kurtköy escort şişli escort istanbul escort bakırköy escort mecidiyeky escort işli escort